30 Aralık 2015 Çarşamba

05 - 06 Aralık 2015

ESKİŞEHİR


Bir haftasonu İstanbul'dan uzaklaşmak hem de arkadaşlarımızı görmek için iki arkadaş Eskişehir'e gitmeye karar verdik. Sabah 08:30 treni ile Pendik garından 2 saat 47 dakikada Eskişehir'e gitmek inanılmaz rahat ve kısa oldu.

Saat 11:15 gibi Eskişehir'e geldik ve ilk durağımız Anadolu Üniversitesi Havacılık Parkı oldu. Parkta ilk olarak Şehit Yüzbaşı Pilot Cengiz Topel'in heykeli ve hikayesi dikkatimizi çekti, okuduk. Sonrasında uçakları yakından gezmeye başladık ve uçakların hikayelerini okuduk. Benim gibi uçaklara hayranlığınız varsa; uçakları yakından görmek etkileyici oluyor.

Havacılık Parkı gezimiz bittikten sonra öğle yemeği olarak bir Eskişehir klasiği(miş) olan İsmet İnönü Caddesi'ndeki Pino'ya gidip Hamburger yedik. Hamburgerin köftesi, ekmeği, içindeki ek malzemeleri ve lezzeti çok başarılı. Hamburger sevenlerin bir kere denemesini tavsiye ederim. Başarılı olan sadece hamburger değil, yanındaki patates kızartması da çok lezzetli. Pino'da güzelce karnımızı doyurduktan sonra tatlı ve çay içmek için Haller'e geçtik. Haller'deki Mazlumlar Muhallebeci'sinde benim tercihim damla sakızlı muhallebi oldu ama Eskişehir'li arkadaşım tatlı olarak su muhallebisini tercih etti. Tadına baktım ve her yerde yiyemeyeceğimiz hafif bir lezzeti vardı. Ben çok beğendim ve klasik damla sakızlı muhallebi söylediğime pişman oldum. Su muhallebisi, üstüne pudra şekeri ve gül suyu ilave edilerek servis ediliyor. Hafif ve çok lezzetli bir tatlı. Gül suyu sevenlere tavsiye ederim. Diğer iki arkadaşım sütlü kadayıf tatlısı söyledi. Hafif kadayıf tatlısı sevenlere tavsiye ederim.


Tatlılarımızı yedikten sonra Eskişehir'in gezilmesi görülmesi gereken yerlerinden biri olan Odunpazarı Evleri'ni görmeye gittik. Odunpazarı Evleri'nin çevresinde ilk olarak Yılmaz Büyükerşen Balmumu Heykeller Müzesi'ni gezdik. Müzedeki ünlü heykellerden bazıları ünlülere biraz benzerken bazılarının hiç alakası yok. Genel olarak değerlendirdiğimde başarılı bir müze diyemeyeceğim ama gitmişken gezilebilir. İkinci olarak yine aynı yerde olan Çağdaş Cam Sanatları Müzesi'ne gittik. Camlardan yapılmış eserler etkileyici. Benim ilgimi en çok yan taraftaki resmin sağ üst köşesindeki camdan elbise çekti. Gezmenizi kesinlikle tavsiye ederim. Müzeleri gezdikten sonra Odunpazarı çevresini ve güzel küçük dükkanları gezdik. Ardından bir kahve molası verdik ve kahve için seçimimiz Kasr-ı Nur oldu. İki katlı küçük ve şirin bir ahşap ev. Menüsünde ilgimi çeken aramolı  türk kahveleri oldu; kavunlu, yaseminli, zencefilli, çikolatalı ve kakuleli türk kahvesi çeşitleri vardı. Kavunu ve kavun kokusunu çok sevdiğim için tercihim kavunlu türk kahvesi oldu. Kahve geldiğinde öncelikle kahvenin kokusuna bayıldım. Kokusundan kahveyi seveceğimi anladım ve tadına baktığımda harika bir lezzeti vardı. Kavun sevenlere kesinlikle tavsiye ederim. Hatta oradan ayrılırken bir paket aldım. Arkadaşımın tercihi ise yaseminli türk kahvesi oldu ama kahvenin içinde yasemin hoş olmamış. Onu pek tavsiye etmem. 

Kahvelerimizi içtikten sonra Odunpazarı çevresindeki Kurşunlu Cami Külliyesini gezdik. Külliye içindeki dükkanları dolaştık. Özellikle dükkanlardan biri ağaç yapraklarına ebru sanatı uygulayarak kitap ayracı yapıyordu. Çok hoş görünüyorlardı. Ben o an alıp almamak konusunda çok kararsız aldım ve maalesef almadan oradan ayrıldım. Ama şimdi keşke bir tane alsaymışım diyorum. Gerçekten çok güzel bir emek.

Külliye gezimizi tamamladıktan sonra Eskişehir'de yenecek en iyi Balaban Kebabını yemek için Abdüsselam Balaban Kebap Salonu'na gittik ve karışık Balaban Kebabı'mızı yedik. Lezzeti harikaydı. Kesinlikle yemenizi tavsiye ederim.

Yemekten sonra güzel ve yorucu bir günün ardından muhabbet ve bir şeyler içmek için yeni açılan bir yer olan Newcastle Pub'a gittik. İç dekoru ve çalan müzikler güzel ama ses çok yüksekti, aynı masada birbirimizi duymakta zorlandık. Ama yine de güzel ve arkadaşlarla oturabilecek bir mekan.

Uzun bir günün ardından artık otele gitme ve dinlenme vakti geldi. Bizim otel olarak tercihimiz İbiş Hotel oldu. Çok güzel bir otel diyemeyeceğim ama konaklama açısından rahat bir otel.

Bir sonraki gün sabah 10:30'da otelden ayrıldık ve kahvaltı için Eskişehir merkezden yaklaşık 10 km uzakta olan Bab-ı Alem'e gittik. Kahvaltı masası oldukça zengin, doyurucu bir kahvaltı  oldu ama hava soğuk olduğu için içeride oturmak durumunda kaldık. O nedenle masanın zenginliği hariç pek çekici yanı yoktu. Ama hava sıcakken dışarıda kahvaltı edildiğinde daha iyi olacağını düşünüyorum. Kahvaltımızı yaptıktan sonra Sezova Parkı'nı gezmeye gidiyoruz. Sezova Parkı'na ilk gittiğimizde ilk durağımız Masal Şatosu oluyor. Masal Şatosu'na girdiğinizde içinizdeki çocuk ortaya çıkıyor. Şatonun içinde gezerken çocukluğumuzu anarak güzel vakit geçirdik. Şato gezimiz bittikten sonra parkı gezmeye devam ettik ve Kocatepe Kahve Evi'nde bir kahve molası verdik. Benim tercihim Kayısılı Türk Kahvesi oldu. Eğer kahvenizde farklı aroma tatmak isterseniz; tavsiye ederim. Ama bu mu kavunlu mu derseniz; kesinlikle kavun aromalıyı öneririm. Kahvelerimizi içip biraz muhabbet ettikten sonra parkın kalan yerlerini de gezmemiş olmak için genel olarak gezdik. Parkta Masal Şatosu haricinde beni etkileyen, hoşuma giden bir şey olmadı. Daha sonra parktan çıktık. Dönüş treni saatimiz 20:32 ve o saate kadar biraz oyalanmak için Porsuk Çayı çevresine geldik. Bu çevrede yeni açılan bir cafe olan Ayrık Otu cafesine oturduk. Cafe, butik, ortamı ve dekoru güzel bir cafe. Bir çay içmek ve yanında kek yemek isterseniz gitmenizi öneririm. Cafede vakit geçirirken saatimiz 18:00 oldu ve yemeği daha fazla geciktirmemek için Eskişehir'in en iyi dönercilerinden olan Yusufeli Çoruh Döner Salonu'na gittik. Lokantaya girdiğimizde bizi sağ tarafta ilk karşılayan manzara ateşin üstündeki yatık döner oldu. Lokantaya girdiğinizde aç olmasınız bile; içeriye girdiğinizde o lezzetli kokudan acıkıyorsunuz. Döner etinin lezzeti muhteşemdi. Et sevenlere kesinlikle tavsiye ederim. Yemeğin ardından hem tatlı yemek hem de tren saatine kadar beklemek için Vişnelik Mah.'deki Gaziantep'li Hasanoğlu Baklava'ya gittik. 3 kişi 2 porsiyon tahinli sütlü kadayıf ve çay söyledik. Sütlü kadayıfı ben pek sevmediğim için tatlıyı lezzet olarak beğenmedim ama bir tatlıya göre hafifti. Sütlü kadayıf sevenler deneyebilir. 

Tatlılarımızı yedikten sonra saatimiz 20:10 oluyor ve gara gitme vaktimiz geldi. Böylece kısa ama dolu dolu geçen 2 günlük Eskişehir gezimiz bitti. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder